Yazılar

Devrimci Çözüm Dergisi

Gelenekten Geleceğe Mücadele Sürüyor...

 

(*Bu yazı ilk defa Mart 2013 tarihli Devrimci Çözüm Dergisi’nin 3. sayısında Başyazı olarak yayımlanmıştır.)

 

İnançsızlık ve inkarcılığın dizginlerinden boşalırcasına yaygınlaştığı-yaygınlaştırıldığı bir süreçte umudun ve geleceğin umutlarını bir kez daha anmak, anlamak ve anlatmak sorumluluğundan hareketle Mart’ta yitirdiğimiz değerlerimize selam olsun.

 

“Adı ve davası yüzyıllar boyunca yaşayacak” kuramcı Karl Marks ve uygulayıcısı Josef Stalin’in ışığında parıldayan önder Mahir Çayan’dan 6 Mart’a uzanan...

Devrimci Çözüm Dergisi

Irak Krizinin Bir Başka Yüzü: EMPERYALİST SİSTEMDE PARÇALANMA (*)

 

(*Bu yazı ilk defa Aralık 2002 tarihli Devrimci Çizgi Dergisi’nin 6. sayısında Orta Sayfa Yazısı olarak yayımlanmıştır.)

 

Emperyalist istem hızlı bir parçalanma süreci yaşıyor. Öyle ki, Ekim Devrimi’nin hemen ardından temelleri atılmaya başlanan ve özellikle de II. Paylaşım Savaşı ertesinde giderek güçlendirilen emperyalist “bütünsellik”, tüm yönleriyle (ekonomik, siyasi, vb. vb.) ve kelimenin tam anlamıyla “çatır çatır” parçalanmaya başlamıştır. (1)

 
Devrimci Çözüm Dergisi

Emperyalist Sistemdeki Parçalanma Yeni Bir "Devrimler Dönemi"nin de Habercisidir... (*)

 

(*Bu yazı ilk defa Aralık 2002 tarihli Devrimci Çizgi Dergisi’nin 6. sayısında Başyazı olarak yayımlanmıştır.)

 

Bir sürecin bitip yeni bir sürecin ilk adımlarının atıldığı günlerdeyiz.

 

Yeni süreç, emperyalist dünyada ve buna bağlı olarak ülkemiz özgülünde, kurulu sistemlerin siyasi, ekonomik, kültürel, vb. vb. her açıdan parçalanma sürecidir.

 

Böyle bir parçalanma aynı zamanda dengelerin, statülerin bozulması ...

Devrimci Çözüm Dergisi

Devrim Mücadelesinin Muazzam Silahı; DEVRİMCİ İRADEYE SAHİP OLMAK (*)

 

(*Bu yazı ilk defa Mart 2013 tarihli Devrimci Çözüm Dergisi’nin 3. sayısında Orta Sayfa Yazısı olarak yayımlanmıştır.)

 

İnsan topluluklarının içinde bulundukları koşullar, onların üretim ve tüketim karşısındaki konumları, birbirlerini etkilediğinden, insan topluluklarının sürekli bir hareketlenme içerisinde bulunmalarını da sağlar. Yaşadığımız çağın insan toplulukları, sürekli olarak, içinde bulundukları sistemin ve toplumsal koşulların belirleyici özelliğinden dolayı, bir dalgalanma, çatışma, ilerleme, gerileme anaforu içinde bulunmaktan kurtulamazlar.