Yazılar

Gelenekten Geleceğe Mücadele Sürüyor (*)

 

(*Bu yazı ilk defa Mart 2013 tarihli Devrimci Çözüm Dergisi’nin 3. sayısında Başyazı olarak yayımlanmıştır.)

 

İnançsızlık ve inkarcılığın dizginlerinden boşalırcasına yaygınlaştığı-yaygınlaştırıldığı bir süreçte umudun ve geleceğin umutlarını bir kez daha anmak, anlamak ve anlatmak sorumluluğundan hareketle Mart’ta yitirdiğimiz değerlerimize selam olsun.

 

“Adı ve davası yüzyıllar boyunca yaşayacak” kuramcı Karl Marks ve uygulayıcısı Josef Stalin’in ışığında parıldayan önder Mahir Çayan’dan 6 Mart’a uzanan, bir büyük mücadele tarihine tanıklık eden Mart ayı, umudun, direnişin ve geleceğin adıdır.

 

Bugün tarihe, yoldaşlarına ve davaya karşı sorumluluk duyanların omuzlarına büyük görevler yüklenmiştir. Bu görevleri başarmak bir onur ve kişilik sorunu haline gelmiştir.

 

Oligarşinin elinde bulundurduğu bütün baskı unsurlarıyla, emekçi halka ve devrimcilere karşı saldırılarını kesintisiz sürdürdüğü bir süreçteyiz. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölge emperyalist çıkarlar doğrultusunda yeniden dizayn edilirken, Kürt Ulusal Hareketi de tasfiye edilmeye çalışılmaktadır. Gelişmelerin bu yönde cereyan ettiği süreci, tersine çevirmenin yolunun devrimci mücadeleden geçtiği gerçeğinde ısrar etmek temel devrimci görevdir.

 

THKP-C Önder ve Savaşçıları reformizm ve revizyonizmin kokuşmuş bürokratik politikalarını boşa çıkartarak tasfiyeci, teslimiyetçi tüm girişimlerin üstesinden gelmeyi bildiler. Bize ışık tutan bu tarihsel-diyalektik bağ Kızıldere’den 6 Mart’ta uzanan bir tarihin içselleşmesidir. Mahirler’deki olgunun Bedriler’de vücut bulması ideolojik bütünlüğü, geçmişten geleceğe taşımaktaki kararlılığın kendisidir. Bu bağın ideolojik zemine dayanma ifadesi 13 Eylül İnisiyatifi’nin bilince çıkartılmasıyla somutlandığı asla unutulmamalıdır.

 

Tarihsel süreci kavramanın devrimci kimliği sahiplenmekten geçtiğini yaşadığımız süreçlerden elde etmiş olduğumuz derslerde görmek mümkündür. Buradan hareketle şehitleri anmak, mezarları başında nutuk atmak, salt dergi sayfalarında methiyeler düzmek ve “Onlara karşı sözümüz var!” gibi soyut laflar ve biçimlerle değil, bizahiti mücadele içerisinde ideolojik kavrayışla ele almak; devrimin, devrimcinin ve yoldaşlarının temel görevidir.

 

Kimi devrimci çevrelerin Mart ayı etkinlik ve yayınlarında 6 Mart şehitlerini telaffuz etmeyişleri, tasfiyeciliğe bakış ve tavrıyla ilgili olduğunu ifade etmek devrimci sorumluluk gereğidir.

 

6 Mart, yenilginin yarattığı karmaşadan, ideolojik-politik savrulmadan kendini kurtaramamış, politik ve örgütsel düzeyde kendini yeniden üretmekten uzak kalmış, Türkiye Devrimci Hareketi’nin kendini yeniden üretmesidir.

 

6 Mart, bu kavrayıştan hareketle tasfiyecilik, mültecilik ve yılgınlığa karşı mücadelenin sembolü ve geleneğin geleceğe taşınmasının adıdır.