Kültür-Sanat
Bir Kitap: Bütün "Kulelerde Bayraklar"ımız Dalgalanıyor!.. (*)
(*Bu yazı ilk defa Ağustos 2000 tarihli Devrimci Çözüm Dergisi’nin 8. sayısında yayımlanmıştır.)
“29 Ağustos’ta cephe durumu; Dün kızıl bayraklarla ödüllendirilmiş sağ kanat, rakibine öldürücü darbeyi indirdi. Verilen yıllık plan tamamen gerçekleştirildi. Kısa süren bir hücumdan sonra kızıllar kentin sağ kanadını fethettiler. Kulelerde Sovyetler Birliği'nin kızıl bayrağı dalgalanıyor.
“Zafer umudunu tamamen yitirmiş olan düşman, kenti boşaltı. Sol kanadımızın ve merkezimizin de, tatil günü olmasına rağmen yarın kente gireceklerini umuyoruz.”
“Kulelerde Bayraklar” adlı kitaptan yaptığımız bu alıntıyı okuyanlar, ilkin bu romanın sosyalizmin ilk zaferi olan 17 Ekim devrimi öncesi yaşananları ya da iç savaşı anlattığını düşüneceklerdir. Oysa bu alıntıyı, eğitbilimle ilgili eserlerinden ve “Yaşam Yolu” adlı ünlü romanından tanıdığımız Anton Semyonoviç Makarenko’nun “Kulelerde Bayraklar” adlı romanından aktardık. Makarenko’ nun devrim sonrası yaşamına damgasını vuran, ıslahevi niteliğindeki kolonilerde yaşayan çocuklara ait bir raporda yer alan sözlerdir bunlar.
Söz konusu savaş, bir fabrikanın yapımıdır. 1 Mayıs kolonisinde, geçmiş yaşamlarında evsiz barksız olan, hırsızlık, serserilik, fahişelik yapan sokak çocuklarından “yeni insan” yaratma savaşıdır bu savaş...
Devrimin hemen sonrasında, sokak çocuklarını bir çatı altında toplayarak eğitme görevini üstlenen Makarenko’nun ilk oluşturduğu kamp olan Gorki Kolonisi’nin öyküsü Yaşam Yolu adlı iki ciltlik eserde anlatılmıştır. Kulelerde Bayraklar ise, Makarenko’nun 1931’de başkanlığına getirildiği Dzerjinski Komünü’ndeki gözlemlerini, deneyimlerini aktaran bir eser olarak Yaşam Yolu’nun izini takip ediyor.
Usta bir eğitbilimci olan Makarenko, Ekim devrimi sonrası, devrim öncesinde toplumun posaları haline gelmiş, getirilmiş sokak çocuklarının yeniden kazanılmasına adamıştır kendini. Eğitmek üzerinde “koloni”lerde bir araya getirdiği çocukların her biri en azından potansiyel suçludur; kimi hırsızdır, kimi fahişe, kimi sokak serserisi, kabadayı.
Bu durumdaki çocuk ve gençler sosyalizmin bir ideal olmaktan çıkıp gerçekliğe dönüştüğü ilk ülke olan Sovyetler Birliği’nin önünde birikmiş, aşılmayı bekleyen binlerce sorundan biridir. Ancak başat sorunlardan biridir, çünkü sayıları yüz binlerle ifade edilen bu çocuklar kazanılamazlarsa, genç, deneyimsiz, yoksul ve emperyalizmin tehdidi altında ayakta kalma savaşı veren Sovyetler’in içten içe çürütülmesi potansiyelinin taşıyıcısıdırlar.
Makarenko bu sorunun çözümünde görev almıştır. Aşılması zor engeller vardır önünde. Eğitim yöntemleri çarlıktan devralınmıştır. Sosyalist eğitbilim diye bir şeyden söz etmek mümkün değildir henüz. Sosyalist eğitim henüz yerleşiklik kazanmadığı gibi, nasıl bir eğitim sorusunun yanıtı da açık değildir. Birçok şey gibi bu yanıt da el yordamıyla bulunmaya çalışılmaktadır, çünkü o güne dek yaşanmış bir örnek yoktur ortada.
Bürokrasi ve eğitim kurumlarının yöneticileri henüz kapitalist düşünce tarzıyla haşır neşirdirler. Dev engeller çıkarırlar Makarenko’nun önüne, ama o tüm bu engellere karşı şiddetli bir savaş sürdürür ve savaşın kazanan tarafı olur.
Makarenko “koloni”de bir araya gelen toplum posalarından kısa sürede “yeni insan”lar yaratmayı başaracaktır. Çarlığın serserileri, hırsızları, fahişeleri Sovyetler Birliği’nin emek kahramanlarına, Komünist Partisi üyelerine, bilim adamlarına, Kızıl Ordu subaylarına, emekçilere, vb. dönüşmektedirler artık bu kolonilerde.
Kulelerde Bayraklar’ın anlattığı dönem devrimin ilk yıllarına göre büyük gelişmelerin sağlandığı bir dönemdir. Eğitbilim konusunda da az değil, 15 yıllık bir birikim vardır artık. Ancak emperyalizm Sovyetler’in karşısında, darbeler almış bir kaplanın yırtıcılığıyla, saldırmaya hazırlanmaktadır. Emperyalizme kafa tutabilmek ve yarınki olası bir saldırıya karşı koyabilmek için tüm Sovyet halkı inanılmaz bir emek harcamakta, çaba göstermektedir. Makarenko da “koloni”sini bir üretim çiftliğine, hatta bir tür küçük fabrikaya çevirmiştir. Çocuklar çalışma içinde eğitilmekte, tavizsiz bir di-siplinle, ama zora dayanmayan, gönüllülük temelinde bir özdisiplinle komün yaşamını öğrenmektedirler. “Kendi disiplinlerini ve hukuklarını kendileri belirleyen, kendi kendilerini yönetmeyi öğreten, çalışmayı bir angarya değil de insani bir zorunluluk ve zevk olarak görmeyi” öğrenenlerin topluluğudur 1 Mayıs Kolonisi; yani yeni insanın yaratılma çabasının adıdır. Burada topluluğun malını sahiplenmeyi, karşı-devrime karşı uyanıklığı, emperyalizme karşı her düzeyde savaşmayı da öğrenir çocuklar ve gençler. Komünde düzenli olarak eleştiri-özeleştiri toplantıları yapılmaktadır. Kendi gruplarının yöneticiliğini yapan çocuklar diğer arkadaşlarına hesap vermekte, onlardan da kendi yaptıklarının hesabını istemektedirler. Her çocuk topluluğun bir parçasıdır, bireylikten çıkmaktadır artık. Başkalarının sırtından geçinmek yerine üreterek yaşamayı benimsemeye başlamışlardır.
Makarenko’da bu çocuklardan çok şey öğrenmektedir. Sosyalist eğitbilime bu çalışmadan elde ettiği sonuçlarla değerli katkılar sağlamış, temellerinin sağlamlaşmasına hizmet etmiştir.
Sovyetler Birliği 5 yıllık hedeflerini daha kısa sürede tamamlama başarısını gösterirken, 1 Mayıs Kolonisi de kendi üretim hedeflerini kat kat aşmaktadır. Üretim hedefi yenilgiye uğratılması gereken bir düşmandır. Yazımızın girişinde yaptığımız alıntı işte bu savaşımla ilgilidir. Üretim hedefleri yakalanıp aşıldığında düşman yenilgiye uğratılmış, burçlara kızıl bayrak çekilmiş demektir.
Dünya devrim mücadelesinin büyük sorunlarla cebelleştiği, tasfiyecilik rüzgârlarının egemen hale geldiği, tıkanmanın evrensel boyutlara ulaştığı günümüzde, 70 yıllık sosyalizm deneyiminin her bir parçasından öğrenecek çok şeyimiz var. Kulelerde Bayraklar, bir “cephe” içinde “düşmana” karşı verilen savaşın öyküsünü anlatırken, bu birikimin bir parçası olarak dönemin asıl sorunlarını da ortaya koyuyor. Yeni insanın şekillendirilmesi, disiplin, kolektivizm, inisiyatif, yöneticilik, sosyalist emek vb. birçok konuda alınması gereken derslerle dolu. Yani ihtiyaçlarımıza denk düşen birçok şeyi kapsıyor.
Kolonistler “Düşman kenti boşalttı, birliklerimiz cephe boyunca kente yürüdüler. Kızıl bayraklarımız ku¬lelerde dalgalanıyor.” sözleriyle anlatıyorlar yaşadıkları zaferi. Aynı coşkuyu yaşayabilmek ve bütün “Kulelerde Bayraklar”ımızın dalgalanmasını sağlamak için okunması gereken bir kitap…
“Yaşamımız ve mutluluğumuz, yoldaşlar, ellerimizdedir. (...) Fabrikamız silahtır, mücadeledir, yeni insanlardır.” diyor 1 Mayıs kolonistleri. Makarenko’yu ve yarattığı o güzel insanları hep anımsayacağız.